Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir
şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de
olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi
vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman
erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın
emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen
bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir.
Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle
yapılacaktır. Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda
talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır.
Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay
kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa: -Yarın
sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak.
Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak.
Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir. Basçavuş, askere: -Yarın
sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz
talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah
bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış.
Hakemler Bizde
Bir devrin tüm as ve klas futbolcuları cennette buluşmuş. Cennetin
baş meleği de futbol meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış: -"Cennetle
cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin?" -"Boşuna
oynamayalım, biz kazanırız", demiş şeytan. -"Olur mu en iyi futbolcular
bizde, ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde..." Şeytan şeytanca
gülümsemiş: -"Ama bütün hakemler de bizde..."
Allah şimdi ne yapıyor?
Bir gün yolda yaya giden bir bektaşinin önüne bir atlı çıktı: - "Baba"
dedi, "bir müşkülüm var. Beni aydınlatır mısın?" Bektaşi yanıt verdi: -
Elimden gelen bir şeyse, hay hay oğlum. - Şunu öğrenmek istiyorum: Şu
anda Allah ne yapıyor? Sualin münasebetsizliğine içerleyen derviş, hiç
belli etmemiş: - Yanıt veririm ama bir şartla, sen o attan in, ben
bineyim. - Neden? - Böyle yüksek bir suale yüksekten yanıt vermek
gerekir de ondan! Adam attan inmiş, Bektaşi binmiş. Adam: - "Hadi"
demiş "söyle bakalım. Allah şimdi ne yapiyor?" Bektaşi: - "Ne yapacak"
demiş, "atı senin gibi bir budalanın elinden alıp, benim gibi bir
akıllıya veriyor". Ve çalakamçı uzaklaşmış.
Kurusun
Bir gün doktorlar, tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi
seçeceklermiş. Bir gün delilerden biri bahçede bulunan havuza düşmüş ve
boğulmak üzereymiş. Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya
çalışmış. Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına
çağırmışlar ve "seni en akıllı seçiyoruz" demişler. Doktorlardan biri:
"Peki kurtardığın arkadaşını çağır da sana teşekkür etsin" demiş. Deli:
"Gelemez ki!" Doktor: "Neden gelemezmiş?" Deli: "Çünkü kuruması için
onu astım!"
Teyzesiyim
Çekici bir genç kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole götürür.
Bebeğe bakan doktor: - "Bu çocuk iyi gıda almıyor", der ve kadına
dönerek: - "Lütfen soyununuz", diye rica eder. Soyunan kadının
göğüslerini iyice kontrol eden doktor: - "Düşündüğüm gibiymiş
hanımefendi" der, "sizin hiç sütünüz yok." Kadın: - "Tabi olmaz doktor
bey", der. "Ben çocuğun teyzesiyim..."
Eczacı baba
Kız erkek arkadaşını arayıp akşam yemeğe davet etmiş. Hem ailesiyle
tanıştıracak, hem de ailesi dışarı çıktıktan sonra erkek arkadaşıyla
birlikte olacakmış. Çocuk kız arkadaşının evine gitmeden önce bir
eczaneye uğrar. Eczacıya: - "Bana prezervatif verir misiniz?", der;
eczacı da ne yapacağını sorar. Çocuk da kız arkadaşının evine
gideceğini, kızın ailesi gittikten sonra birlikte olacaklarını söyler.
Akşam yemek yemek için masaya otururlar. Yemekten önce dua edilir
herkes yemeğe başlar ama çocuk hala dua ediyordur. Kız çocuğa, "ben
senin bu kadar dindar olduğunu bilmiyordum", der. Çocuk da kıza: - "Ben
de senin babanın eczacı olduğunu bilmiyordum!!!"
Sobadaki hikmet
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet
bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen
yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler
ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde
toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların
üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir
tartışma başlar. Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon
enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış"; fizikçi,
"adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede
ısınmasını sağlamak istemiş"; jeolog, "burası tektonik hareketlilik
bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine
yıkılmasını sağlayarak yangin olasılığını azaltmayı amaçlamış";
matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de
odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış"; antropolog, "adam ilkel
topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı
nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş". Bu sırada ev sahibi içeri girer ve
ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar., Adam cevap verir: -
"Boru yetmedi."
Kadın İçin
Kayserili Pire Memet, istasyonda çok sıkışınca, gözü hiçbir şeyi görmez
olup kadınlar tuvaletine doğrulmuş. Bir hemşehrisi önüne geçmiş: - Ne
yapıyorsun, burası kadınlar için... Uçkurunu eline almış olan Pire
Memet: - "Bu da kadınlar için!" deyip içeri dalmış.