Temel köyden İstanbul'a gelmiştir. Çocukluk arkadaşı Dursun onu evinde
yatıya kalması için misafir eder. Akşam yemeklerini hep birlikte yerler.
Sohbet çay derken yatma vakti gelir. Arkadaşına salondaki divanı
hazırlarlar.
Dursun arkadaşını tembihler. Aman der tuvalette ne işin varsa hepsini bitir
hallet. Çünkü tuvalette giderken yengenle bizim odadan geçmek
zorundasın sonra bir daha kalkma sakın.
Temel tamam der işini görür yatar.
Derken gecenin bir yarısında karnında bir gurultu ve müthiş bir ağrıyla
uyanır. Eyvah tuvalete gitmek zorundayım. Dayanmaya çalışır ama nafile
karnı gurul gurul kaynıyor. Dayanacak gibi değil ne yapsam ne etsem diye
kıvranırken salondaki saksıyı gözüne kestirir. İçindeki bitkiyi çıkartır.
Tuvalet işini görür. Sonra bitkiyi tekrar yerleştirir. Rahatlar.
Sabahta hiç birşey olmamış gibi arkadaşıyla vedalaşır memleketine döner.
Aradan bir süre geçer. Temel bir gün İstanbul'dan bir mektup alır.
Ulan Temel, nereye sıçtıysan söyle. Tam üç ev değiştirdik hala kokudan
kurtulamadık!